Sıradışı binalara bayılıyorum..
Şimdi sizi New York’un en ikonik binalarından birine götürüyorum, hazır olun..
Flatiron!

Bu sıra dışı bina, 1902’de tamamlandı ve o dönemde çığır açan bir gökdelen olarak kabul edildi. 1966’da da New York’un simgesi seçildi. Flatiron’un mimarları Chicagolu Daniel Burnham ve Frederick Dinkelberg. Chicago’nun en ünlü mimarlık ofisi Fuller’in adamları… Binanın ilk adı da Fuller Binası aslında.. Sonraları ütüye benziyor oluşu nedeniyle İngilizcede ütü anlamına gelen Flatiron ismi verilmiş binaya.
Binanın inceliği yapımı sırasında New Yorker’ları epey endişelendirmiş. Bir süre devrilecek korkusu yaşamışlar.
Ayrıca Flatiron, sıra dışı şekli sebebiyle ilk önceleri oldukça yadırganmış. Hatta New York Times, binaya ‘Monstrosity(Canavar)’ bile demiş..
Bina ilk açıldığında sadece erkekler tuvaleti varmış. Sonradan kadınlar tuvaleti eklenmiş. Yani seksist bir tavır o zamanların Amerikası’nda da varmış demek ki..

Flatiron kesinlikle çok güzel.. Oldukça zarif bir üçgen.. Hem klasik hem modern.. ve kesinlikle ikonik..
Flatiron şekil itibariyle modern gözükse de detaylarında İtalyan ve Fransız rönesansının etkilerini rahatça görebilirsiniz..


Flatiron’u Hollywood da seviyor.. Spiderman, Armageddon ve daha pek çok filmde hoş çehresiyle arz-ı endam etmiş bu zarif bina..
Flatiron Binası’na nasıl gidilir?
Bu binanın bulunduğu bölgenin adı Flatiron District. 14 ve 30. Caddeler arası, 6. Cadde ile Park Caddesi arası..
Flatiron Binasına metro ile gidecekseniz 23 Street metro istasyonunda inmelisiniz. Bu istasyon tam olarak bina ile Madison Square Park’ın arasında.
Madison Square Park
Flatiron Binası’nın tam karşısında New York’un en güzel parklarından birisi var; Madison Square Park. Gelmişken oraya da uğrayın..
Flatiron District’ten ayrılıyoruz. Rockefeller Center (Top of The Rock) ve Empire State için heyecanlıyız..
♥♥